Bazen, en derin sorular cevapsız kalır. Bir düşünce kafamızda yankılandıkça, ne yapacağımızı bilemeyiz. Bugün de sizlerle, sıradan bir günün bir anda bizi nasıl derinden etkileyebileceğini göstermek istiyorum. İçinizde bir huzursuzluk var mı? Eğer varsa, belki de bu yazı sizin için. Hikayemi, iki karakterin gözünden dinleyin, çünkü bazen hayatın gerçek yüzünü görmemiz, bir bakış açısını anlamamızla başlar.
Karşı Taraf Şikayetçi Olmazsa Ne Olur?
Ali ve Zeynep, birbirlerini seven iki insan. İlişkilerinde bazen anlaşmazlıklar yaşasalar da, her ikisi de birbirlerinin duygularını anlamaya çalışan, ama bunu bazen yanlış biçimlerde ifade eden iki karakter. Ali, genellikle çözüm odaklı bir yaklaşım benimser. Her şeyin bir çözümü olduğunu düşünür. Zeynep ise empatik ve ilişkisel bir bakış açısına sahip. Onun için önemli olan, duyguların ve hislerin anlaşılması ve korunmasıdır. İşte bu iki farklı yaklaşımın kesiştiği bir an, her şeyin yönünü değiştirebilir.
Bir Anlık Sessizlik
Bir gün, Ali ve Zeynep arasında yaşanan küçük bir tartışma, büyük bir sessizliğe dönüştü. Zeynep, konuşmak istemediğini söylediğinde, Ali bunun üzerinden geçmek ve çözüm bulmak istedi. Ama Zeynep, sadece duyulmak ve anlaşılmak istediğini hissediyordu. İçinde bulunduğu duygu seli, onun için çok önemliydi, fakat Ali’nin çözüm odaklı yaklaşımı bu duyguyu göz ardı ediyordu.
“Evet ama,” dedi Ali, “Bunu konuşmazsak, nasıl çözebiliriz? Bir yol bulmalıyız.”
Zeynep, “Ben çözüm istemiyorum, sadece beni anlamanı istiyorum,” diye yanıtladı.
Farklı Bakış Açıları
İşte burada, onların farklı bakış açıları devreye giriyordu. Ali, Zeynep’in şikayetçi olmayacağına güvenerek, o anki sorunun üzerinde durmamayı, “belki de geçer” düşüncesiyle hareket etti. Ancak Zeynep için durum farklıydı. O, hissettiği şeyin geçmesini değil, anlaşılmasını ve kabul edilmesini istiyordu. Birinin “şikayetçi olmaması”, sadece sorunun çözülmüş olduğu anlamına gelmezdi. Zeynep, duygusal olarak yalnız hissediyordu, ve bu yalnızlık içinde, her geçen dakika biraz daha derinleşiyordu.
Karşı taraf şikayetçi olmazsa ne olur? Ali için bu, “her şey yolunda” anlamına geliyordu. Ancak Zeynep için, şikayet etmemenin anlamı, görünmeyen bir şeyin üzerinde durmamak, sadece “görünmeyen” olarak kalmaktı. İlişkilerde bazen insanlar, sorunları dillendirmeyebilir, ama bu, o sorunların olmadığı anlamına gelmez. Ali, Zeynep’in içinde birikmiş olan duygusal yükleri fark edemedi, çünkü o çözüm arıyordu. Zeynep ise, sadece o anki duygusal haliyle bir an için rahatlamayı istiyordu.
Sonuçta Ne Olur?
Zeynep bir süre sessiz kaldı. Ali’nin yaklaşımı onun içinde bulunduğu ruh halini yatıştırmak yerine, daha da derinleştirdi. Ancak Zeynep, sonunda içindeki duyguları paylaşmaya karar verdi. Ali’nin çözüm önerilerinden önce, onun yanında, onu dinleyen ve anlayan birisine ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Bu konuşma, aralarındaki mesafeyi daraltmadı, ama onların farklı dünyalarını anlama yolunda büyük bir adım attılar.
Sonunda, Ali de Zeynep’in söylediklerini dinledi ve “Evet, belki ben bazen yanlış anlamış olabilirim. Senin hislerini daha iyi anlamalıyım,” dedi. Bu an, ikisi için de önemli bir dönüm noktasıydı. Çünkü bazen, şikayetçi olmamak, sadece içsel bir fırtınanın dışa vuramayan bir haliydi. Duygular, bazen sessizliğe gömülür, ama bu onları daha az gerçek kılmaz. Duygusal bir bağ kurmak, çözüm aramak kadar önemlidir.
İlişkinin Derinliklerinde
Karşı taraf şikayetçi olmazsa, aslında hiç bir şeyin gerçekten çözülüp çözülmediğini sorgulamalıyız. Bazen sessizlik, derin bir anlaşmazlığın habercisidir. Ali ve Zeynep, bu sessizliğin ardında birbirlerini anlama fırsatı buldular. Çözüm odaklılık ve empatik yaklaşım, birbirini tamamlayan iki farklı yoldu. Her ikisi de kendi yolunda doğruydu, ama birbirlerine biraz daha yakın olabilmek için yollarını birleştirmeleri gerekiyordu.
Peki ya siz, karşı taraf şikayetçi olmazsa ne olacağını düşündünüz mü? Sessizliğin arkasında gizli kalan duyguları fark edebiliyor musunuz? Yorumlarınızla bu hikayeye katkı sağlarsanız çok sevinirim.