Çanakkale Trakya’da Mı?
Bir Sahil Kasabasında Çıkış Arayışım
Bir sabah, güne başlarken içimde bir tuhaflık vardı. Kayseri’deki o soğuk dağların arasında, hayatımda her şeyin birbirine benzemeye başladığını hissettim. Bir süre sonra, yorgunluk ve sıkıcı bir rutine saplanmış hissettim. Her şey, kaybolan zamanlar gibi… Gözlerimi açıp bakarken dışarı, sadece sıkıntıyı görmek mümkündü. Kafamda bir soru dönüp duruyordu: “Çanakkale Trakya’da mı?” Hiç sormadım, belki de sormaya cesaret edemedim. Ama o an, cevapları öğrenmeye karar verdim.
Bir Yoldaşla Yola Çıkmak
Birkaç gün sonra, kararımı verdim ve yola çıktım. Trakya’yı görmeliydim. Herkesin konuştuğu, Türk milletinin şanlı zaferlerinin yaşandığı o toprakları… Kayseri’nin topraklarından, sıcak ikliminden ayrılmak da heyecan vericiydi, ama bir yandan da bir belirsizliğin içinde hissettim kendimi. Nereye gittiğimi tam olarak bilmiyordum. “Çanakkale Trakya’da mı?” sorusu hala beynimi meşgul ediyordu.
Birlikte yola çıktığım yoldaşım da benim gibi duygusal, benden biraz daha temkinli, ama benzer bir keşfe çıkmış biriyle sohbet etmenin sıcaklığı, bir nebze de olsa huzur veriyordu. Ama içimdeki huzursuzluk gitmiyordu. Bir yolculuktaydım ama nereye gittiğimi, kiminle gittiğimi, neyi bulacağımı bilmiyordum.
Trakya’yı Keşfetmek: Her Şey Bir Soru, Her Şey Bir Yanıt
Ve sonunda, Çanakkale’ye vardım. Fakat yine de sorum devam ediyordu: “Çanakkale Trakya’da mı?” Çanakkale’nin şehriyle, dağlarıyla, deniziyle ve tarihiyle sarmalanmış bu topraklar, her bir adımda bir anlam kazandı. Hani bazı yerler vardır ya, bir adım attığınızda duygusal bağ kurarsınız, işte bu da öyle bir yerdi.
O an fark ettim ki, sorumun cevabını sadece coğrafi anlamda değil, duygusal bir çözümle aramışım. Çanakkale, Trakya’da olmasa da aslında içimdeki boşluğu o kadar güzel bir şekilde doldurmuştu ki, tüm bunların önemi kalmamıştı. Zihnimde kaybolan o soruya karşılık, kalbimde bir huzur buldum. Kayseri’nin o gri ve sert havası yerini, Trakya’nın hafif rüzgarına bırakmıştı.
Geçmişin Sesi: Anıların Derinliği
Çanakkale Boğazı’ndan denize baktığımda, ruhumda dalgalanan düşünceler arasında kayboluyordum. Gözlerimi denizin mavisinden alamıyordum. Duygularım karışıyordu; tarihin acılı günlerinden, zaferin gururuna kadar bir yelpazede, kendimi bir anda o savaşın içinde hissediyordum. Kimi zaman büyük bir hüzün kaplıyordu içimi, kim zaman ise içimi bir umut sarıyordu.
Bir gün, eski bir şehitlik ziyaretinde, hafifçe rüzgarın sesiyle birlikte, bir anda eski bir anı canlandı kafamda. O anda, Çanakkale’nin Trakya sınırlarında olduğunu, ama aslında ruhunda sonsuz bir derinlik taşıdığını fark ettim. Çanakkale ve Trakya, aslında birbiriyle bağlıydı. Onlar ayrı yerler olabilir, ancak bir bütünün parçasıydılar.
Soruya Verdiğim Cevap: Çanakkale Trakya’da mı?
Bütün yolculuk boyunca içimdeki bu soru, bir merak gibi durdu. Ve bir sabah, denizin ortasında, dalgaların sesi arasında fark ettim ki: Çanakkale Trakya’da değil. Ama bir şekilde Trakya, Çanakkale’yi içinde taşır. Tıpkı benim içimde olduğu gibi… Bu topraklar, her bir karışıyla, insanın hislerine, köklerine, tarihe, geçmişe ve geleceğe dokunuyor.
Bazen bir sorunun cevabını bulmak, her zaman istediğimiz gibi net bir cevap olmayabiliyor. Çanakkale’nin Trakya’yla ilişkisi de işte böyle bir şeydi. Sadece bir yerin sınırlarını çizmekten ibaret değildi; aslında geçmişin sesini dinlemek, buradaki ruhu hissetmekti.
Bir Yolculuğun Sonu: İçimdeki Cevap
Kayseri’ye geri dönerken, elimde birkaç yeni anı, yeni bir bakış açısı ve bir soru ile yola çıkmıştım. Soruma cevap bulmuş olsam da, aslında her şeyin yalnızca bir sembol olduğuna inanarak dönüyordum. Çanakkale Trakya’da mı sorusu? Belki de asıl cevap, onu içimizde taşıdığımızda, zihnimizde ve kalbimizde yaşadığımızda saklıydı.
Çanakkale, Trakya’da olmasa da, ruhunda o topraklarla birleşmişti. Hem de çok derin bir şekilde.